14202,36%0,33
42,70% 0,02
50,12% -0,04
5964,30% 1,06
9485,02% 0,00
Poyraz, Adalet Bakanı’nın sıkça kullandığı ifadelerin aksine, mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olmadığını iddia etti.
Yargı Bağımsızlığı Tartışmaları
Poyraz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu ve mahkemelerin tarafsızlığı yönündeki resmi söylemlere karşı çıkarak, mevcut durumu şu sözlerle özetledi:
"Ağlanacak halimize gülemiyoruz bile. Türkiye'de mahkemeler tarafsız ve bağımsız değil. Bir defa altını kalın çizelim. İkincisi, Türkiye bir hukuk devleti de değil. Bunun da altını kalınca çizelim."
Kendi hakkında dahi soruşturma açılsa sonucun değişmeyeceğini belirten Poyraz, hukuki süreçlerin geldiği noktaya ilişkin kaygılarını dile getirdi.
Fatih Altaylı Kararı ve 'Kaçma Şüphesi' Gerekçesi
Fatih Altaylı'nın cezaevinde kalacağı süreyi infaz yasalarına göre hesaplayan Poyraz, tahliye kararı verilmemesine ilişkin gerekçeyi de eleştirdi. Poyraz, mahkemenin tahliye kararı vermeyerek tutukluluk halinin devamına karar vermesini yorumladı:
"Biz biliyoruz ki önceki duruşmalarda hakimler genelde bu kararı açıklarken bir de tahliye kararı verirler ki istinaftan farklı karar çıkarsa hak mağduriyeti doğmasın. Peki özellikle tutukluluğun devamı konusunda net bir tavır alınmasını nasıl yorumlamak lazım?"
Mahkemenin "ileride kaçma şüphesi" şeklindeki soyut gerekçesini eleştiren hukukçu, bir kişinin hürriyetinin kısıtlanmasının somut bir delile dayanması gerektiğini vurguladı:
"Fatih Altaylı'nın bu hükümden dolayı kaçacağını, cezanın infazını yaptırtmayacağını hangi delille ortaya koyuyor? Orada belirtmesi lazım... Öyle işte sen buradan çıkarsan kaçarsın şeklinde soyut bir kavramla bir kişinin hürriyetini kısıtlamak bizati suçtur. Hürriyeti tahdit suçudur."
Poyraz, mahkemenin somut delil sunmadan tutukluluğun devamına karar vermesinin suç teşkil ettiğini iddia etti.
Cumhurbaşkanına Hakaret Davalarında Usul Eksikliği
Cumhurbaşkanına hakaret davalarında izlenen hukuki süreci de eleştiren Poyraz, usul kanununa göre şikayetçinin (müşteki) gelip zararını izah etmesi gerektiğini hatırlattı:
"Usul kanunumuz gereği müştekinin gelip şikayet edenin gelip şikayetini bir izah etmesi lazım... Suçtan bir zarar görmediyse, suçtan etkilenmediyse katılma şansı yok."
Mahkemenin, Cumhurbaşkanını duruşmaya davet edip veya talimat yoluyla ifadesini alıp "siz bundan nasıl bir zarar gördünüz" diye sormamış olmasını usul eksikliği olarak değerlendiren Poyraz, bu durumun yargılamanın temelini sarstığını belirtti.
Tazminatlar ve Hakimlerin Sorumluluğu
Hukukçu Poyraz, hatalı kararlar nedeniyle oluşan tazminatların devlet hazinesinden ödenmesi uygulamasını da eleştirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları sonrası dahi durumun değişmediğini belirten Poyraz, bir örneği aktararak çözüm önerisini sundu:
"Mehmet Haberal hoca ile ilgili tutuklama kararı veren hakimlere karşı hocamız dava açtıydı... O tarihte beş yüz liraya mahkum edildiler. Hemen kanunu değiştirdiler. Hakimler değil, devlet ödesin. İnanın bir hakim maaşından beş yüz lira bin lira kesilsin. Bak bakalım bir daha öyle karar verir mi?"
Poyraz, Türkiye'de artık hukukun temel ilkelerinin kalmadığını, verilen kararların yüzde sekseninin yetersiz gerekçelerle yazıldığını ve bu gidişatta tünelin ucunda "bir ışık da gözükmediğini" söyleyerek sözlerini tamamladı.